3 Mayıs 2009 Pazar

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü İçin: Bi Hubab’ın Öyküsü

‘Baobab ağacına yerliler şeytan ağacı derler çünkü bir zamanlar şeytanın bu ağacın dallarına takılıp kaldığına, bu yüzden ağacı cezalandırmak için onu baş aşağı çevirdiğine inanırlar. Yerlilerin gözünde kökler dal, dallar kök olmuştur. Yeni baobablar yetişmesini istemeyen şeytan tüm genç fidanları da yok etmiştir. Yerliler, işte bu yüzden dünyada yalnız yetişkin baobablar kaldı demektedir.’ Jerzy Kosınskı-Şeytan Ağacı adlı kitabından.

Araplar onu ilk gördüklerinde ona ‘bi hubap’ adını vermişlerdi. Onun nasıl biri olduğunu bilemeden kızgın ama verimli toprağın koynuna usulca bıraktılar onu. Tohumun yeri iyiydi. Araplar onu her gün sulamaya geliyorlardı. Derken gürültülü sesler çıkararak toprakta büyüyen bedenini daha fazla saklamaya gerek duymadan attı kendini dışarı. Araplar bu büyük sese şaşırıp baktılar. Aralarında fısıldaştılar. Onun genç ama şimdiden iri bedenine bakıp gülüştüler. Güzel bir ağaç olacak.

Çok geçmeden bi hubap toprakta kendinden başka tek bir canlıya müsaade sormadan büyüdü, tozlaşma mevsiminde tozlarını kıtalar arası savurdu. Her bir tohum öyle marifetli ve cana yakındı ki tohumlar arasında toprağı kandıramayan yoktu. Toprak hiç zorluk çıkarmadan onu içine alıyordu. Onu yeniden doğuruyordu. Kısa zaman sonra Araplar anladılar. Bi hubap korkunç bir ağaçtı. Hızla ürüyor ve önüne geçilemiyordu. Bir sabah bir Arap ağacın yanına geçip bağırdı: ‘ ‘ Meydana toplanan Araplar ellerine geçirdikleri taşları ağaca fırlattılar. Geceye doğru biri bi Hubab’ı kan revan içinde bıraktı. Yalnız bir meyvesi açmıştı ağacın. Arap onu Nil’e fırlattı.

Nil onu verimli topraklara taşıdı. Bi hubap yine hayat bulacaktı. Bi hubap yıllar sonra baobap ismini alacaktı.

Bahar yanaşıyor kapımızdan içeri. Kapımızın gerisinde değil içersinde büyüyor baobap ağacı. Ve artık bu dünyada taşlanmak istemiyor, kesilmek istemiyor. Bir ağaç gibi tek ve hür bir orman gibi kardeşçe yaşamak istiyor.

Çünkü baobap yine yaşayacak.

Bir gün bunları bizden sonraki çocuklara bir masalmış gibi anlattığımızda çocukların büyük bir şaşkınlık içinde anlattıklarımızı dinledikten sonra; ‘eskiden ne kadar da kötüymüş’ demesini umarak.

*Arapça, ‘Allah bu ağacın belasını versin’

not:zonkişot adlı çizgili edebiyat sanat dergisinin mart 2009 sayısında yayımlanmıştır.

Hiç yorum yok: